20 Eylül 2023 Çarşamba

Teneke Kutu, Kokulu Mumlar

 

Kokulu Mum, I Love my Cat Yazılı


Satın almak için:


"I love my cat" yani "Kedimi seviyorum" yazılı, beyaz kalp desenli,
kırmızı teneke kutu içerisindeki bu mor kokulu mumu görünce,
hemen alıp, satışa sunmak istedim.

Kedi severlerin beğeneceğini düşünüyorum.. :)

Hediye etmek için de harika bir seçenek olabilir..

Kediciğin bir gözü mavi, diğer gözü ise sarı.
Artık, Van kedisi mi Ankara kedisi mi bilemem..
-Kimin kedisiii, buuu? :))

Kimin kedisiyse; alsın. :D


Bu ürün SATILDI.


İlginiz için teşekkürler.

Kamyonet arkasına yerleştirilmiş, çam ağaçlarına, bayılıyorum.. :)
Bana, yılbaşı temalı, mutlu Amerikan filmlerini hatırlatıyor.

Mumun renginin kırmızı oluşunu da ayrıca sevdim.


"Let it snow, let it snow, let it snow.." bu şarkıya bayılırım. :)


Malum, yılbaşı da yaklaşıyor..

Şunun şurasında, yılbaşına ne kaldı? Sadece, 3 ay.

Yılbaşı hediyelerini, sadece internet üzerindeki "paper faces" mağazalarımdan

satın almak isteyenler için de iki çeşit metal kutu mum seçeneği sunmaya karar verdim.

Kendine, eşine, dostuna, arkadaşına, akrabasına satın almak isteyen, buyursun alsın.. :)

Bu da ikinci seçenek:



Satın almak için:


"Happy winter" yani "Mutlu kış" yazılı,
hafif ve tatlı bir kış kokusu olan bir mum.
Tam bir hediyelik.

Bu mutlu kırmızı karavanı görünce, hemen almak istedim..

Karavanın bir camından da çam ağacı çıkmış. :)
Eve götürülüp, süslenecek.

Bir karavanda da yaşayasım var, bir yandan da görselleştirmek istedim, galiba.. :)

"Evrene göndereceğim.."

"The Secret"çılar, burada mı?
"The Secret" kitabından bahsedince de aklıma, hemen Cem Yılmaz geliyor..


"Migros'tan, Secret kitabını alıyor.. Kitap, nişastanın yanında duruyor..
Aa, Tufan, alıyorum bunu, bak, Secret.." diyor ya. :))

Aklıma geldikçe, gülüyorum.. :D

Neyse, konumuza dönelim..

Bu metal kutulardaki mumlar bittikten sonra da, temizlenip,
yüzük kutusu vs. olarak değerlendirilebilir, bence.

Eğer, evde parafin veya eski mumları eritip, yeni mum yapmayı biliyorsanız;
kutuları, tekrar tekrar mumluk olarak kullanabilirsiniz.

Ben mum yapımı kursuna gitmiştim; oradan biliyorum.
Mum yapımını öğrendiğimden beri, evde, birçok mumu, kendim döküyorum.
Oldukça kolay bir işlem. İstediğiniz silikon mum kalıbının veya teneke kutunun içerisine dökebilirsiniz.
Eskimiş, bir köşede kuruyup kalmış mumları geri dönüştürmek için de harika bir yöntem.


Bu güzel metal kutu mumları,
"Zebramo" sitesinde yer alan, "paper faces" mağazamdan ,
kredi kartınız ile hemen satın alabilirsiniz:


Dolap ve Gardrops gibi uygulamaları kullanıyorsanız;
o uygulamalar üzerinden de satın alabilirsiniz:


Herkesi beklerim, sevgiler..

Beril Öke Gülen

18 Eylül 2023 Pazartesi

Barbie Bebek Modası / Barbiecore Trend


Son haftaların popüler gündemi: "Barbie".


Çocukken, benim de çok severek oynadığım, "Barbie" oyuncak,
bir anda, tüm haber bültenlerinin ve sosyal medyanın konusu haline geldi.

Peki, neden?



Türkiye'de, 31 Temmuz'da gösterime giren, "Barbie" adlı, Hollywood filmi yüzünden.

Başroller:

Barbie: Margot Robbie.
Ken: Ryan Gosling.

Yönetmen: Greta Gerwig.


"Barbie" filminin bu kadar gündemde olması, bir moda akımı yarattı.
Barbie'nin pembe ve mutlu dünyası, dünya çapında, birçok kızı / kadını ve hatta gay erkeği etkiledi.

Filmi izlemeye giderken, pembe tonlarında kombin yaparak, sosyal medyada paylaşanlar bile oldu. :)

Dünyada, bu trend, "barbiecore" olarak adlandırılıyor.

Türkçe'de ise "Barbie bebek modası" diye bahsedebiliriz.


Gelin, hemen her şeyin "pembe, plastik ve sahte" olduğu bir dünyaya, biraz daha yakından bakalım..


"Barbie"ler'in çoğu, sarı ve uzun saçlı, eyeliner çekilmiş, iri gözlü, 
takma kirpik takmış kadar dolgun kirpiklere sahip, parlak ruj sürülmüş dudaklı, 
yüzünde her zaman bir gülümseme olan oyuncak bebeklerdir.

Çoğunlukla, pembe renkli kıyafetleri ve plastik aksesuarları olur.

Her Barbie'nin kostümleri, özel tasarımcılar tarafından, özenle tasarlanır.

Her biri ikoniktir ve oldukça şıktır.

Şık değilse bile 10 kilometreden fark edilebilecek, canlı renklere sahiptir.


Çocukluğunuzdan kalma Barbie bebeklerinizi saklıyor musunuz?

Ben yıllar önce, onlar ile vedalaşmıştım. Bir anda, bu kadar popüler olacaklarını ve en eski modellerinin bile yüzlerce liraya satılacağını tahmin edemezdim. :)

Yoksa, edebilir miydim?



Ben Barbie bebekleri, 

çocukların, kardeşleriyle veya arkadaşlarıyla sosyalleşmesi, 

zihinsel gelişimi, yaratıcılığının artması açısından, çok yararlı buluyorum.


Barbie bebekler, eskiden, sadece belirli meslek gruplarına ait oldukları için eleştirilirdi.


Artık, 60. Yıl "Barbie Kariyer Bebekleri" kapsamında;

 ressamından; fotoğrafçısına, tasarımcısına, şarkıcısına, bilim insanından; öğretmenine, hostesinden; itfaiyecisine, TV muhabirine, doktorundan, hemşiresine, aşçısına, jokeyinden; jimnastikçisine, buz patencisine, astronotundan, arı yetiştiricisine kadar çeşit çeşit mesleklerde, 

Barbie bulmak, gayet mümkün.



Belki, bir kız çocuğunuz vardır ve onun Barbie bebeklerine, 

filmdeki pembe-beyaz pötikare desenli kumaşın benzerini bulup, bir kıyafet dikmek istersiniz..

Çok hoş bir fikir, bence. Nereden aklınıza geldi? :)



Ayrıca, dikiş yeteneği olmayanlar için de ikonik Barbie filmindeki kombinler giydirilmiş,
Barbie bebekler üretilmiş, zaten ve hatta, çoktan piyasaya sürülmüş, bile.

Filmin, Türkiye'de gösterime girmesi, tabii ki aylar sonra oldu.


-Hi Barbie!

Şapkası ve elbisesinin uyumu, nasıl? :)

Pembe plastik istiridye şeklindeki küpeleri ve kolyesi de çok tatlı görünüyor.

Tabii ki en önemli aksesuarı, o kocaman gülümsemesi. :)

Barbie, her zaman mutlu. :) Bunu unutmayın.


Barbie bebeklerin bazılarının, plastik, kocaman bir saç fırçası olurdu.
Filmde, onu bile unutmamışlar.. :)

Bu arada, filmde, birçok farklı peruk kullanılmış. Dedik ya, her şey sahte.
Benim saçlarım neden bu kadar uzun, güzel ve bakımlı değil diye düşünüp, kendinizi üzmeyin, yani.


Yalnız, tokasına kadar elbisesi ile uyumu, neredeyse sıkıcı bir boyutta. :)
Barbie hayranları, beni linç etmesin, lütfen.


Barbie ve pespembe dünyası..
Sadece kendi evi, üstü açık arabası pembe de değil, üstelik.
Tüm çevresi, kocaman, pespembe bir dünya.
Palmiyeleri de unutmayalım, tabii ki.

Bu iri örgülü saç da başka bir perukmuş.

Bebe yakalı bu elbisesi, toz pembe renkli bir ressam bere ile tamamlanmış.

Ken'in korkunç gömleği ise gözlerimi kanattı. :)


Ken rolünde, Ryan Gosling'i görmek istemezdim, şahsen.

Ken, tek derdi, dış görünüşü olan, body building yapan bir tip olmalıydı, bana göre.

Ryan Gosling'e, daha entelektüel roller yakışıyor, bence. 

Örneğin, O'nu, Türkçe'ye, "Aşıklar Şehri" olarak çevrilen, 

"La La Land" adlı müzikal filmde izlemiştim ve role, çok uygun bulmuştum.



Filmin kamera arkası görüntülerini de yukarıdaki videoda izleyebilirsiniz.

Filmin çekimleri sırasında, çok eğlenmiş gibi görünüyorlar.

Bu arada, Barbie filmini izlemediğimi, size itiraf edeyim, buradan. Çaktırmayın. :)



Margot Robbie, baş rolünde oynadığı, Barbie filminin etkisinden çıkamamış gibi görünüyor.
Pembe-beyaz giyim stilini benimsemiş ve çok sevmiş olmalı.
Bir havaalanında çekildiğini düşündüğüm, bu yukarıdaki fotoğrafta, Barbie bebek modasını,
günlük hayata, başarılı bir şekilde uyarlamış, bence.

Yüksek bel, "mom jean" pantolonu, pembe-beyaz tüvit ceketi, beyaz crop top'ı 
ve pembe valizleri ile oldukça güzel ve havalı bir imaj çiziyor.

Bu pembe-mavi crop ceket-etek takımdan oluşan, döpiyes,

Barbie'nin şık kombinlerinden biri.

İnci küpeyle tamamlanmış, bu kombin, Chanel havası estiriyor.



Bu tipik, 1950ler Amerikan rüyası, ev hanımı; Barbie, bence.
Çok düzenli, evi çekip çeviriyor, hem mutfakta iyi hem iki çocuğa bakıyor
ama kendini de salmamış; halen daha bakımlı, saçları, her zaman çok düzgün taranmış, makyajlı.

İnci küpelerini unutmamış, tepeden topladığı, at kuyruğu saçlarını, toz pembe bir saten kurdele ile taçlandırmış. Puantiye deseni, karpuz kollu elbisesi de yine 1950'li yıllara, göz kırpıyor.


Yine, döpiyesli bir Barbie, küçük ırk bir köpek de mutlaka olmalı, tabii ki.
Kokoş kadınların olmazsa olmazı. :) Köpeğin kıyafeti de pembe, lütfen.. :)
Pembe-beyaz puantiye teması, burada, çantada devam ediyor..
Çantanın sap bölümündeki fiyonk da unutulmamış.
İnci kolye, kombinin zarif unsurları arasında.
Hostes / stewardess şapkası havasında, bir kep tercih edilmiş.
Ayak numarası, oldukça küçük görünüyor. 
40-41-42-43-44 numara ayakkabı giyen, günümüz kadınlarına, pek benzemiyor, bu açıdan. :)

Barbie her zamanki gibi şık ve gülümsüyor yani "mutlu".


Benim favorilerimden biri, kesinlikle, bu Barbie.
Klasik sarışın Barbie'den uzak, rahatına düşkün, alışveriş delisi.
Kaküllü, koyu kumral saçlarıyla, kesinlikle farklı bir tarzı var. Aynı, ben. :D
Pembe spor giyimi ile olsun, rengarenk alışveriş poşetleriyle olsun, çok pozitif.


Bu ise gördüğüm, en stil sahibi, iş kadını Barbie olabilir.
Tam günümüz Z kuşağı, özgüven patlaması yaşayan, işe bile crop top + blazer ceket kombini ile giden,
sivri burun ayakkabılarıyla, o toplantı senin bu toplantı benim, koşuştururken,
hiç yorulmayacakmış gibi enerjik bir hava çiziyor.


Hoop, döndük mü, Barbie filmine..
Filmin en öne çıkan kombinlerinden bu kovboy stili, cow-girl look'u (görünümü).

Country stili, pembe rengi, hiç bu kadar bir arada görmemişti. :))

Neyse ki kovboy şapkası, beyaz tercih edilmiş.

Boyundaki fuları, İspanyol paça pantolonu, çok sevdim; tam benim tarzım. ;)


Bu da size bahsettiğim, "Barbie The Movie" bebeği yani filmin oyuncaklarından.

Bunlar, Türkiye'de satılıyor mu bilmiyorum, hiç görmedim ama bulursanız, mutlaka alın ve kutusundan hiç çıkarmadan saklayın derim. Uzun yıllar sonra, halen daha Barbie koleksiyonları yapan birileri mutlaka olacaktır. İşte, o zaman, çok değerli olacak, bence.


Barbie'nin kostümünün, gerçek hayattaki versiyonu da yukarıda yer alıyor.
Hayaller-hayatlar olmamış bence. Yani, gayet başarılı.

Ken'in kostümünü ise beğendim aslında 
ama korkunç platin sarı saçlar ve yanık ten ile biraz gözlerim kanadı, açıkçası.


Margot Robbie, yuvarlak vücut hatlarıyla, Barbie bebeklerden daha dişi görünüyor.
Yelek formundaki üst ve yüksek bel, kuş gözü delikli, bağcık detaylı, pembe pantolonu ile oldukça seksi. 

Ryan Gosling ise ince-uzun yüzüyle, Ken rolüne pek uyum sağlayamamış, dediğim gibi.

Ken olarak, şöyle daha köşeli, kare yüz hatlı, üçgen vücutlu, bir erkek oyuncu tercih edilebilirdi.

Aslında, beyaz püskül detaylı, siyah kovboy gömleği, fena değil.

Boynundaki pembe fular ise sanki biraz zorlama olmuş.


Oyyy, Ken ve neon sarı bel çantası, dizlikleri, patenleri.. :))

Kadıköy / Caddebostan'da, 
böyle neon sarı, pembe renkler ile kendini palyaço etmiş bir erkek görsem; koşarak uzaklaşırdım. :)

Barbie'de, bu canlı renkler, hoş olmuş ama yine de benim için fazla renkli. "Too much!"
Asla, bu renkleri, bir arada kullanacağımı düşünmüyorum.

Tenisçi şapkasını sevdim. Yanlış hatırlamıyorsam; benim de böyle bir Barbie'm vardı.
Plastik patenlerini hatırlıyorum. O yüzden, sempatik geldi.

Tayt üzerine mayo giyilmesi, jimnastikçi görünümü, 1980ler modası.
Ben de o yıllarda, çocuk olduğuma göre, tam benim çocukluğumun Barbie'si diyebilirim.


Pembe patenler, çok şirin.

Keşke, paten kaymayı başarabilseydim.. :)
Babam, bize çocukken, paten almıştı ama ben üzerinde duramadığım için denemekten vazgeçmiştim.

Paten kayan kızlar, hep mutlu görünür, bu arada çünkü kimse, mutsuzken, paten kaymaz. :)
Bu, "Tırtıllar, asla asla asla kahverengi bot giymez" gibi odu. :))


1960lar stili, siyah-beyaz çizgili mayosu olan, vintage bir Barbie modeliymiş, yanlış hatırlamıyorsam.
Filmde, ona da yer vermek istemişler.


Chanel, Prada.. gibi markalar ile gardırobunu dolduran, bu vintage Barbie,
lüksü seviyor ve kesinlikle, çılgın bir stili var. 

Dikkatinizi çekerim; her kombine, farklı bir güneş gözlüğü ve çantası bulunuyor.

Saçındaki siyah fiyonk ile Chanel tarzına, göz kırpıyor.

Sarı saçları, iri su dalgalı ve oldukça hacimli.


Bu vintage Barbie, gerçek hayatta nasıl görünürdü diye düşünüyorsanız,
muhtemelen, yukarıdaki gibi kum saati vücutlu olurdu.

1960lar'da, kadınlar, bu incecik bele sahip olabilmek için korseler kullanıyorlardı.
Bence, bu görünüm, günümüzün yani 2020'li yılların, erkeksi, baklava karınlı kadınlarından çok daha güzel ve kadınsı.. Kadınlar, giderek erkekleşiyor. Herkes, spor delisi oldu.


Bu yukarıdaki Barbie'nin film ile herhangi bir alakası yok ama yine de paylaşmak istedim.
Açık kumral saçlarıyla, çok doğal görünüyor. 

Herkes, sapsarı saçlara sahip olmak zorunda değil.
Özellikle Türk kadınlarının çoğu, koyu kahverengi saçlara sahip olduğu için sapsarı renge boyanmış saçlar, bazen ten renkleri ve kaşlarıyla, uyumsuz görünüyor. Onun yerine, daha doğal bir görünüm için böyle tatlı bir küllü kumral tonu tercih edilebilir.

Bu Barbie'yi, özellikle paylaşmak istememin bir başka sebebi ise kadınsı oluşu.
Dekoltesiz, oldukça kapalı bir kostümü olmasına rağmen, kadınsılıktan ödün vermiyor.

Toz pembe kabarık tüylü kazağı ve sivri burun çizmeleriyle oldukça süslü. Kadın olmaktan mutlu.

Yine, bazı Türk kadınları, çok erkeksi giyindiği için belki onlara, 
yeniden kadın olmayı, Barbie öğretebilir diye düşünüyorum.


O zaman, kokoşluğun dozunu, biraz daha artıralım.. :)
Uçuş uçuş tüyler ile süslenmiş, siyah kalem eteği ile vücut hatlarını ortaya çıkartmış.
Pembe simli, portföy çantası ile kokoşluk seviyesini, bir üst düzeye taşımış.
Ben olsam; sade, siyah ve küçük bir çanta tercih ederdim, şahsen.
Bana, biraz fazla fazla geldi ama bu Barbie, işte, olayı bu.


Türk kültüründe, "yeni gelin terliği" veya "çeyiz terliği" olarak bilinen, bu tüylü, topuklu terlikler,
Barbie filminde de yer alıyormuş. Tabii ki pembe renk. :) Taşlı topuklara dikkat.

Bana soracak olursanız, çok hoş. Ben kadınların evde, topuklu terlik ile gezmesine hiç karşı değilim. Benim de yıllar önce, Twigy'den alınmış, kırmızı tüylü terliklerim vardı. Bilen, bilir.. :)

Seda Sayan da eski bir röportajında, sabah, yataktan kalkar kalkmaz, bu terliklerden giydiğini belirtmişti. Magazin takip eden biri değilimdir ama denk gelmiştim ve aklımda kalmıştı. Onun da her ne kadar erkeksi bir vücut dili de olsa dış görünüş olarak; her zaman, dişi ve bakımlı. Kendinden genç erkekleri de sevgili / eş edinebilmesini, bu kadınsı görünümüne ve estetik ameliyatlar ile sağladığı genç imajına borçlu.


"I am a Barbie girl, in a Barbie world.." yani,
"Barbie dünyasında, bir Barbie kızım".


Böyle, "sapsarı saçlı Barbie" algısını yıkan, kahverengi saçlı, koyu kumral Barbie bebekleri görünce,
memnun oluyorum. Böylece, kız çocuklarının bilinçaltına, "Barbie bebek kadar güzel olabilmek için hepiniz, sarı saçlı olmalısınız" mesajı gönderil-me-miş oluyor.

Yalnız, o dudaklar nedir? :)
Kadınlar, son yıllarda, kendilerine, bu dudakları nasıl reva görüyor, gerçekten anlayamıyorum.
Çok ince, benimki gibi çizgi dudaklarınız var ise biraz bir müdahale yaptırırsınız anlarım da zaten dudakları, yeterince var olan kadınlar, şişme bebek dudağı gibi dolgulu dudaklar yaptırıp, yetmiyor, bir de dışından kalem çekip, üzerine dolgunlaştıran ruj ve parlatıcı sürüp, "sırf dudak"tan ibaret oluyorlar.

O yapay, balon gibi şişmiş dudaklara bakakalmaktan, kadınların ne dediğine odaklanamaz olduk.

Bence, bir kadının en etkili silahı, dudakları değil; gözleri olmalıdır.

Eyeliner çekmeyi, Barbie'den öğrendik, bebeğim.. :)

Dudakları, bu kadar ön plana çıkartmak yerine; gözlerinizi, eyeliner ve rimel ile belirginleştirmeniz yeterli. Bana göre, takma kirpikler de çok yapay görünüyor. Benim zaten kirpiklerim, siyah ve dolgun olduğu için takma kirpik ihtiyacı duymuyorum. Zaten, eyeliner'ı, kalın üçgen bir şekilde çekerseniz, o da kirpiklerinizi dolgun gösterecektir.

Size, kirpiklerinizi belirginleştirmek için bir tüyo vereyim:
kurumaya yüz tutmuş, hafif macunlaşmış rimeller, kirpikleri, çok daha dolgun gösterir.
Kirpiklerinize bir kez, rimel uygulayıp, kurumasını bekledikten sonra, 
bir kat daha uygularsanız; zaten, kirpikleriniz, takma kirpik takmış kadar yoğun görünür.
Hadi, bu da size kıyağım olsun. :)

Dudak üzerinde yer alan "ben"e gelince, kendisi, İngilizce'de, "beauty mark" olarak geçer.
Eski Türk filmlerinde, Yeşilçam sinemasında, beni olmayan kadınlar bile siyah kalem ile kendilerine, ben çizerlerdi.

Dudağınızın üstünde, küçük, tatlı, düzgün hatlı, tek renk bir beniniz varsa, onu sevin. :)

Benim de aynı yerde bir benim vardı ama giderek büyüdüğü için bir sağlık sorununa dönüşmesin diye düşünerek, geçtiğimiz günlerde, bir devlet hastanesinde aldırdım.

Aslında, seksi bir hava veriyor ve bir güzellik belirtisi olarak kabul ediliyor biliyorum ancak her ben, iyi huylu olmayabilir. Bildiğim kadarıyla, tıp dilinde, "et beni", "kitle" olarak geçiyor, zaten. Alındıktan sonra, patolojiye gönderiliyor; iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu diye analiz ediliyor. Sizde de bir "et beni" varsa, giderek büyüyorsa, şekli bozuksa veya farklı farklı renklere sahip ise bir doktora görünmenizde fayda var.

Size bir adet daha benli Barbie buldum. 

Bu Barbie'de de dikkatimi çeken, siyah balıkçı yaka kazağı ile çok sade ve şık görünüyor.

İri, halka küpeleri ise özgüven belirtisi.

Bu arada, renkli gözlere sahip olmayan kadınların, renkli lens kullanmasına biraz karşıyım, açıkçası.

Kendi göz renginiz ile barışık olun.

Mavi renk lens kullanmak yerine, mavi göz kalemi veya far tercih edebilirsiniz, örneğin.

Ayrıca, lens kullanan bir arkadaşımdan bildiğim kadarıyla, gözünüzün mikrop kapması gibi sorunlar çıkabiliyor. Unutup, gözünüzde lens ile uyursanız; lens, gözünüze batabiliyor, arka tarafa doğu kaçabiliyor. Gözleriniz kanlanabiliyor. Özetle, tavsiye etmem.


Barbie filmi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok eleştirildi.

Ne derler? "Gereksiz eleştiri, gizli hayranlıktır".
Bir de "Haters gonna hate, anyway" yani 
"Nefret edenler, yine nefret etmeye devam edecektir, boşver".

"Kapitalizmin dayattığı güzellik algısı, lüks marka düşkünlüğü" gibi serzenişler ile 
ana haber bültenlerinde bile Barbie filmi, yerden yere vuruldu. 

Peki, herkes, Barbie'ye bu kadar karşıysa, sokaklar neden Barbie'ye benzeyen kadınlar ile doldu?
Demek ki onu seven, stilini benimsemek isteyen, yüz binlerce kadın var.
Tüm bu Barbie bebek ürünlerini de yine, onlar satın alıyor, tabii ki.

Kadınlar, Barbie'ye mi benzemek istiyor? 
Her şey, çocukluğumuzdan beri, bilinçaltımıza kazınan,
sarışın, mutlu kadın, rol model; "Barbie" ile mi başladı?

Yoksa, her şey,  Angelina Jolie gibi Hollywood oyuncularının veya Kardashian ailesindeki gibi 
iri gözlü, dolgun dudaklı, ince belli, geniş basenli kadınların ünlü ve popüler olması ile mi başladı? Bence, ikincisi.

Her şey, "Amerika'nın oyunu", yani. Evet, doğru bildiniz. :p :))


Barbie'ye benzemek için seri bir şekilde estetik ameliyat olan kadınları, 
basından, mutlaka duymuşsunuzdur..

Aralarında, en başarılı sonucu elde etmiş gibi görünen, bu yukarıdaki kız, bence.

Yine de bu sonucun üzücü bir tarafı var. Bana, mutluymuş gibi bir his, hiç vermiyor.

Zaten, kendisini seviyor, kendisiyle barışık olsaydı; başka bir birine benzemeye çalışmazdı.


Sadece Barbie'ye değil, Ken'e de benzemeye çalışan insanlar var, tabii ki.
Bazı sonuçlar, gerçekten korkunç. Hatta, dehşet verici.
Kimseyi hor görmek istemem; herkesin kendi hayatı, sonuçta ama kimse, kendine bunu yapmamalı.

Yani, diyelim ki sizi çok rahatsız eden bir burnunuz vardır, çevrenizde herkes sizinle dalga geçiyordur, bu sizi, komplekse sokuyordur, depresyona girmenize, toplumsal hayattan kendinizi izole etmenize yol açıyordur; bunu anlarım. O zaman, öncelikle bir psikologdan yardım alıp, daha sonra, kendiniz için en doğru olanın, burun ameliyatı olmanız gerektiğine karar verirsiniz, tamam. Buna, itirazım yok.

Tamamen keyfi olan estetik ameliyatlar, bana anlamsız geliyor.
Her ameliyattan sonra, çok uzun bir iyileşme süresi var. Yüzünüz, gözünüz, vücudunuz bandajlı geziyorsunuz. Özellikle, burun ameliyatı olanlarda, sonradan kanamalar olabiliyor. Burun ameliyatı olan arkadaşlarımdan biliyorum, maalesef. Hem de gayet güzel burunları varken ameliyat oldular ki bence, çok gereksizdi.

Bazen, ameliyat sırasında, bazı komplikasyonlar oluyor. Merdiven altı, estetik merkezlerinde, narkoz alerjisi olup olmadığını bilmeden, ameliyata girip, ölen kadınlar bile duydum. Popo estetiği yaptırıp, oluşan komplikasyonlar sonucu ölenler de duydum.

Demem o ki çok ciddi bir ihtiyaç yoksa mümkünse estetik ameliyat olmayın,
bunun yerine terapi almayı tercih edebilirsiniz. SGK kapsamında, ücretsiz psikolojik destek veriliyor.


Barbie hakkındaki blog yazımı yazmadan önce, Pinterest'te, saatlerce araştırma yapmıştım.

Bu beyaz bornozluyla uzanmış, göz kapaklarının üzerine, salatalık dilimleri yerleştirmiş, kendisine bakım yapan, zaman ayıran, keyfine bakan Barbie'yi bulunca, paylaşmak istedim. 

Yoksa, film ile ilgisi yok.

Bakımlı olmak, iyidir, arkadaşlar. Barbie'den bakımlı olma disiplinini örnek alabilirsiniz.

Bakımlı olmak ile estetik ameliyat bağımlısı olmak, tamamen farklı konular.

Bunun da altını çizmek isterim.


Barbie'nin neon ışıklarla süslü, sahte dünyası..
Sizi kandırmasına izin vermeyin.. :p :)


İtalyan, Moschino markası etiketiyle, Barbie bebek aynası ve saç tarağı.
Tabii ki, fuşya pembe.

Zaten, neye, Moschino etiketi taksanız; olduğundan en az 3 kat daha pahalı görünür, bence.


"Life in plastic, it's fantastic" yani
"Hayat plastik, bu fantastik". :))


Bu yukarıdaki görsel, bana biraz Japon kadınlarının Instagram videolarını hatırlattı.
Bazen, Instagram'da, önüme düşüyor; Japon bir kadın, tamamen pembiş, simli aksesuarlar ile süslediği aracını temizliyor, aracın içine kokular sıkıyor, aynada makyajını kontrol ediyor vs.

Barbie çılgınlığının, makyaj ürünlerine, çantaya, su matarasına 
ve hatta direksiyon kılıfına kadar ulaştığı, son nokta.

Direksiyon kılıfındaki kapitone dikiş detaylarına ve aralardaki taşlara dikkat. :)


Bu da Barbie aksesuarlarının varabileceği, en elegant / zarif nokta, olsa gerek.
Pastel pembenin en şık, en lüks görünen tonu tercih edilmiş.
Sırt çantası, fiyonklu sivri burun ayakkabılar, kalp şeklindeki ayna, hepsi göz okşuyor.


Barbie bebek ayakkabısı denilince, benim aklıma, hemen yukarıdaki pembe ve plastik ayakkabılar geliyor. Sanırım, bu yapaylık noktasına, bugüne kadar, en çok yaklaşan tasarımcı, Vivienne Westwood oldu. "Melissa" adı verilen, ayakkabı tasarımları, bu stile çok yakın.

İlkokuldayken, haftada bir gün, cuma günü, serbest gün olurdu ve okula, oyuncaklarımız ile giderdik.
Ben de Barbie bebeklerimi götürürdüm. Bir keresinde, eve döndüğümde, ayakkabılarının olmadığını, kaybettiğimi fark ettim. Ertesi hafta, pazartesi günü, okula gittiğimde, pembe plastik ayakkabılar, sıramın altında, yerde, yan yana duruyordu. Sanırım, temizlikçi abla, bulmuş ve benim bulabilmem için oraya bırakmıştı. Çok mutlu olmuştum. Hayatta, böyle güzel kalpli insanlar da var, yani.

Bu da böyle bir anımdı.. :')



Moschino
Mc Donald's'tan tutun da Andy Warhol'un Campbell's Soup domates konservelerine kadar popüler olan her şeyden, bir koleksiyon çıkarmayı, çok iyi bilen, bir İtalyan markası.

2015 yılı için Barbie temalı defilesini çoktan yapmış, 
2023 yılında patlayacak olan filmin ekmeğini, çoktan yemiş, bile. :) 

Moschino, beni tasarımcı olarak, işe al! :)


Kim bilir, filmden sonra, kaç anne, kız çocuğuna, Barbie temalı doğum günü partisi düzenlemiştir?
Fuşya pembe, beyaz ve gümüş rengi, helyum gazı ile dolu olan bu parti balonları,
patladıkları veya patlatıldıkları zaman, çocukları, çok korkutuyor, hatta ağlatıyor.
Bu yazıyı okuyan bir anne iseniz bu konuya dikkatinizi çekmek isterim.

Yoksa, görsel olarak, çok tatlı ve pozitif.


Barbie temalı, bekarlığa veda partileri düzenleyenler bile olmuş.
Yaratıcı bir fikirmiş, Beril bunu beğendi. :)


Baştan ayağa, pembe renk giyinmek, size uyar mı bilmem 
ama bu stili seven, benimseyen kadınlar var ve bence, sayıları, her geçen gün, daha da artıyor.

Aslında, bir düğünde, nedime kıyafetleri olarak, bu güçlü, fuşya pembe tonları seçilebilir.
Çok da eğlenceli görünür.


Sarı uzun saç ve pembe denilince, bir dönem, herkesin aklında, ilk olarak, Paris Hilton geliyordu.
Partilere, eğlenceye ve lükse düşkünlüğü ile de Barbie'nin gerçek dünyada, hayat bulmuş hali, adeta.
Taş, sim, pul, kürk detaylar..


Barbie'in pembe ve çılgın parti kıyafetleri, kız çocuklarının rüyasıdır..

Şimdi, böyle dedim diye, içinden, "Ben erkek çocuğu gibiydim; arabalarla, kamyonetlerle oynardım, sokakta, erkeklerle futbol oynardım, ağaçlara tırmanırdım" diyen de çıkacaktır, elbet. Öyle kadınlar da var, evet, biliyorum. Ben de sokaklarda oynadım, ağaçlara tırmandım, sakin ol, şampiyon!

Yine de şunu söylemek isterim:

Kadınların, pespembe Barbie gibi giyinmesi, ne kadar uç ise
yaramaz oğlan çocuğu gibi giyinmesi de o kadar uç, bana göre.


"Keep calm and be a Barbie"

Şair, burada, "Sakin kal ve Barbie bebek ol" diyor.

Bence, estetik ameliyatlar ile değil ama giyim stili olarak, Barbie'yi çok seviyorsanız,
bu stili, benimseyebilirsiniz. Gençlerin dediği gibi: "Neden? .. çünkü neden olmasındı?" :)


Şu saçlara bakar mısınız? Bazı kadınlar, saçlarını bigudi yerine, teneke içecek kutusu ile sarar,
üzerine, sıcak fön tutar ya açınca, aynı böyle görünür. :)

Moschino'nun bu Barbie bebekleri, herhalde, bir servet değerindedir.
Mağazalarında satılıyor muydu, acaba? Bilen varsa, yorumlara yazsın.
Ekşi Sözlük'te kullanılan tabir ile "yeşillendirin" yani bilgilendirin.


Kutusundan çıkmış, alışverişe gitmiş, bile. :)


Gerçek hayatta da böyle görünüyor. Crop deri ceket ve yaka detaylı, kalem etek takım.
Kombin önerisi olarak da pembe çanta, pembe gözlük, pembe saat, pembe stiletto,
pembe oje, pembe ruj, pembe bilezik, pembe yüzük önerilmiş. Bence, bu kadar abartmayın. :)


Bu kombin, 2015 yılı için hazırlanmış, Moschino defilesinin en güçlülerinden biri, bence.
Deri dokusu ve pembe renk, ancak bu kadar başarılı bir şekilde, bir arada kullanılabilirdi.
Moschino'nun zincirli çantalarını da seviyorum, bu arada.


Bu üçlü görselde, alabilecek olsaydım; hangisini satın alırdım diye düşündüm..
Sanırım, iki mini eteği alırdım. Moschino, 38 beden gönder, beybisi. :))

Aslında, sweatshirt-elbise de çok tatlı.
Yalnız, beyaz baskılı olan görünümlerde, ben stilist olsam; kesinlikle, beyaz çanta kullanırdım.


Bu kombinin çantasının da pembe ve kalp şeklinde, hatta yine Moschino baskılı oluşunu,
biraz göz yorucu buldum, açıkçası. Onun yerine beyaz sade bir kalp çanta olabilirdi, bence.


2015 yılı için hazırlanmış, Moschino defilesinden görseller ile yazıma devam ediyorum..
Crop top trendini, Moschino mu başlatmıştı, yoksa?
Bu beyaz Moschino baskılı, pembe spor takımı sevdim.
Genç ve fit kızlar için çok uygun.
Bence, bizim kızlar, bu kombinin altına, beyaz spor ayakkabı giyerdi.


Barbie temalı, Moschino defilesinde, paten olmazsa olmazdı. :)
Ne zaman paten görsem; aklıma, Kadıköy / Caddebostan gelir.

Bu manken, defile öncesi, kesinlikle solaryuma girmeliydi, bence. Bembeyaz, peynir gibi kalmış. :)
Barbie bebeklerin teni, biraz bronzdur.

Bandana da nedense hiç olmamış, biraz daha geriden takılması gerekiyordu.
O yüzden, gözümü, rahatsız etti.


Moschino defilesinde, fuşya pembe dumble yani ağırlık ile çalışan Barbie de unutulmamış.
Ağırlık da o kadar küçük ki 1 kg falan herhalde. :)
Saç bandı, tam 80ler, severim.

Böyle bir eşofman takımı giyip, sokağa çıkar mıydım? Asla.
Böyle bir eşofman takımı giyip, spora gider miydim? Asla.
Böyle bir eşofman takımı giyip, evde gezer miydim? Belki. :)


Bu görünüm de tam Paris Hilton olmuş, bence. :)
Elbisenin modelini, ceplerini ve hatta, inanmayacaksınız belki ama parlak kumaşını bile beğendim.

Kalp çerçeveli, güneş gözlüklerine, zaten bayılırım.
Bende, eskiden, kahverengi bir kalpli güneş gözlüğü vardı.
Beyaz, krem rengi ve benimkinden kahverengi kalpli güneş gözlüklerini, 
daha önce internetten de satmıştım: alanlar, almıştır; kaçıranlar, kaçırmıştır. :)

Pembe valiz? Mmm, benim için fazla kokoş ama yine de şirin. :)


Bu "look"ta (görünümde) ise güneş gözlüğünü beğenemedim.

Bu kadar zayıflık hoş durmuyor, arkadaşlar.
Kendinizi, aç bırakmayın; yiyip yiyip kusmayın, o diyet seni-bu diyet benim, kendinizi yormayın.
Türk erkeği, etine dolgun kadın sever, zaten. :)


Yine, Moschino ve efsane, pembe kalp çantası.
Pembe döpiyes takım ile pamuk şeker gibi görünüyor.

Bu arada, Margot Robbie, bu kombini, yukarıdaki görselde yer alan,
Moschino defilesindeki mankenden, çok daha güzel taşımış.


Vogue Dergisi'nin kapağında da "The Summer of Barbie" yani "Barbie'nin Yazı" alt başlığı ile lanse edilmiş. Bu saten elbisenin formunu ve detaylarını çok sevdim. Cep benzeri, drapaj bölümleri hariç, tabii ki.


Burada, Margot Robbie, Barbie'den çok Cinderella gibi görünüyor ama yine saten dirsek üstü eldivenler ve inci kolye ile çok şık görünüyor. Baştan ayağa, zarafet, pozu hariç. :)


Bu da sanırım, Barbie filminin lansman gecesinden bir kare.
İkisi de oldukça şık görünüyor.

Ryan Gosling ile gerçek hayattaki halleri, çok hoş ve uyumlu.
Margot Robbie'nin etek boyunun, yere kadar olmasını tercih ederdim, onu belirteyim.


Hoop, döndük mü, filme? :)
Barbie'nin sürat teknesi oyuncağı da vardı, çocukluğumdan hayal meyal hatırlıyorum.
O da pembiş.

Pembe-beyaz çizgili tişörtlerini sevdim ama şapkaları, tek renk olsaydı, keşke.


Barbie ve simli dünyası.. :)

Oh my Gosh, it's Barbieland!


O zaman, yavaş yavaş, Barbie bebek evine geçelim mi?
Üzerinize, şöyle pembe bir şeyler alın.. :)


Barbie'nin havuzundaki su da sahte, tabii ki.
Bu sayede, Barbie, isterse; havuzun üzerinde yürüyebiliyor. :)
Film hakkındaki videoları izlerseniz eğer, zaten, bu evde, ateş ve su gibi hiçbir elemente yer verilmediğinden bahsediliyor.


Barbie bebek evleri, birçok kız çocuğunun hayalidir.

Pespembe; pembe yatak odalı, pembe salonlu, pembe banyolu, pembe mutfaklı, 

pembe plastik bardaklı, sim ve ışıltı dolu, mavi havuzlu..


"Barbie" film seti kurgulanırken, orijinal Barbie evlerinden esinlenilmiş.
Her şeyin orijinaline uygun olması için özen gösterilmiş.


Sizler, Barbie The Dreamhouse Experience adlı, bu deneyimi yaşamak ister  miydiniz?
İtiraf edeyim; ben isterdim. :)


Barbie evlerini özelliği, dışarıdan ulaşılabilir olmasıdır çünkü
Barbie bebeğinizi, elinizle alıp, evin içine yerleştirirsiniz veya oradan dışarıya çıkartırsınız.
O yüzden, dış duvarları yoktur ve içerisi, olduğu gibi görülebilir.
Yani, anlayacağınız; mahremiyet, sıfır. :)


Buraya, şöyle genel bir Barbieland manzarası da bırakayım..
Plastik palmiye ağaçları da unutulmamış, gördüğünüz gibi.
Hatta, sağ tarafta bir lunapark da var.
Pembenin dışında, açık mavi ve sarı renkler de dikkat çekiyor.


Barbie arabalarına gelecek olursak..

 Oyuncak "Barbie"lerin otomobilleri de pembe ve üstü açık olur. 
Üstü açık olur çünkü Barbie'nizi eliniz ile tutup, aracın içerisine, siz yerleştirirsiniz. :)
Ayrıca, üstü açık arabalar, çok daha havalıdır. ;)

Gerçek hayatta da pembe, üstü açık araba tercih eden "Barbie girl"ler olabilir, tabii.


Ruhu; "Barbie" olan kızlar, günümüzde, yukarıdakiler gibi görünüyor.
Erkekler, bu tip kızları çok eleştiriyor gibi görünse de aslında, onlara bayılıyor.
Yıllardır süregelen, kişisel gözlemimdir.


Bu Barbie yazı baskılı, klasik beyaz basic tişört, 
Barbie modasını, "suyunu" çıkartmadan takip etmek isteyenler için ideal.


"Come on Barbie, let's go party" yani,
"Haydi Barbie, partiye gidelim" etiketli, fuşya pembe, kadife kumaş simit tokalar..

Bence, bir baby shower veya bekarlığa veda partisi hediyeliği olarak, misafirlere dağıtılabilir.

Arkadaşınıza, doğum gününde hediye etmek için de güzel bir seçenek olabilir.


Pinterest'te bulduğum, bu Barbie desenli çantanın muhteşemliği nedir, peki?
Z kuşağının deyimiyle, "Aşşşırı güzel" :))
Olsaydı, kullanır mıydım? Kesinlikle.

Şeffaf oluşuna, ba-yıl-dım!


Bu taşlı Barbie çantasını ise ben almayayım, alana da mani olmayayım.. :)
Rus ve Ukraynalı kadınların seveceğini tahmin ediyorum..
Bu kadar taşlı, bana, biraz fazla geliyor.


Simli, kalpli, pembe gözlük? Çok fazla.
Sevenine bırakıyorum.. :)


Barbie'nin plastik atlarını da ben çok severdim. 
Benim hiç Barbie atım olmadı ama Barbie bebeklerimiz çoktu. 

Belki, 20-25 tane Barbie bebeğimiz vardı. 
İki tanesi Ken'di. Biri sarışın, diğeri ise koyu renk saçlı ama açık renk tenliydi.

Çocukken, Barbie ile ilgili içimde kalan iki şey vardır: biri, yanında asansörü olan bir Barbie bebek evi, diğeri ise Barbie bebek atı. Ev ve at, yani, anlayacağınız. :) Bir gün, içimdeki çocuğa, plastik bir Barbie evi ve atı satın alacağım.


Bu nasıl bir evdir?!
Gerçek hayatta, böyle, her köşesi, pespembe bir evde yaşadığınızı düşünebiliyor musunuz? :) 
Çok göz yorucu olurdu, bence. Sanki, biraz da genel ev havası var. :))
Amsterdam'daki Red Light Sokağı'nı hatırlattı, bana. :)


Yine, Pinterest'te gezinirken, 
Barbie ve Ken'in, günümüzde, gerçek hayatta canlandırıldığı bu fotoğraf serisine denk geldim. 
Bir çizgi roman gibi adeta.

Dekorasyon, 
pembe pelüş kalpli yastık ve pembe abajurlar, kalp motifli, kapitone, fuşya pembe yatak başı, 
perde, yatak örtüsü, duvar, uyku göz bandı, çalar saat.. gibi öğelerden oluşuyor.

Her ikisi de kadın dergisi veya moda dergisi olarak adlandırdığımız dergilerden okuyor 
yani kitap okumuyor.

Burada, dikkat etmeniz gereken esas nokta:
okuma gözlüğüyle, alttan bakışıyla, Barbie, daha erkeksi iken
Ken, pembe atleti, kılsız göğsü, açık kumral fönlü saçları ile oldukça kadınsı.

Ne demek istediğimi, birazdan, daha iyi anlayacaksınız..


Bu banyo sahnesinde de 
Barbie, dağınık saçları ile yataktan yeni kalmış, erkeksi bir şekilde klozetin üzerinde otururken,
Ken ise köpük banyosu yapıyor, bacağındaki tüyleri, jilet ile alıyor,
kulaklığını takmış, müzik dinleyerek keyif yapıyor.

Barbie ve Ken, kendilerini çok seven, megaloman karakterler oldukları için
banyo duvarına asılmış, adlarının baş harfleri olan B ve K şeklinde duvar süsleri bulunuyor.

Fuşya pembe rengi havlularının üzerinde de yine, adlarının baş harfi, nakış olarak bulunuyor.
Klozet kapağından, banyo paspasına, küvete, kirli sepetine, fön makinesine, çöp kovasına kadar her şey, pembe. Hatta, yerdeki seramik karolar bile.


Bu banyo sahnesinde de Ken, tüysüz, kaslı vücudunu seyrederek, havalı saçlarını fönlerken,
Barbie, Ken'in ilgisinden oldukça uzakta, erkeksi bir şekilde, dişlerini fırçalıyor.


Bu sahneyi ise görmek istemeyebilirsiniz çünkü çocukluk hayalleriniz yıkılabilir!
Barbie, işten veya gezmeden eve dönüyor ve Ken'i, yatak odalarında, başka bir Ken ile basıyor!
Pembe kalpli pelüş yastıklar, kıyafetler yerlerde.. Anlaşılan; bu odada, çok çılgın şeyler olmuş..
Diğer Ken, daha da sarı saçlı, aktif olan o herhalde ki erkeksi bir şekilde, gömleğinin düğmelerini ilikliyor!

Duvardaki, kalp çerçeve içerisinde yer alan, düğün fotoğrafı da gözümden kaçmadı.


Bu da son ve en vurucu kare.
Yemek odasının klasik dekorasyon stiline rağmen,
günümüzün erkekleşmiş kadınlarını, kadınlaşmış erkeklerini çok iyi anlatıyorlar, aslında.

Barbie, şehirli bir iş adamı havasında, dimdik oturmuş bir şekilde, çayını yudumlarken,
Ken, oldukça feminen bir şekilde, bacak bacak üstüne atmış, topuklu ayakkabılar giymiş.

Ken, n'aptın sen, bacım?
Çocukluğumun ideal koca adayıydın. Hayallerim yıkıldı, şu anda! :)


Ah Ken, ah..
Bu travmayı, nasıl atlatacağım ben? :)

-Hi, Ken.
-Hi, Ken.


Neyse, Barbie'nin ışıltılı dünyasına dönelim biz. :)
Pul payet sevenler için böyle bir Barbie kırlent kılıfı tasarlamışlar.
Genç kız odası için çok uygun olabilir.


Barbie, ne çektin, sen? :))
O masmavi gözlerin neler gördü?
Demek, o mutlu gülümsemesinin ardında, neler varmış.. :)


Barbie konusunu, bu kadar irdelemişken,
nail art yani tırnak süsleme sanatından da bahsetmesem olmazdı, tabii ki.
Böyle takma tırnaklar ile de Barbie modasını yakalayabilirsiniz.


Buraya, bir de Barbie'nin profilden görünüşünü bırakayım..
Belki, birilerinin işine yarar.


Böyle bir kolej ceketinde, arka baskı tasarımı için kullanmışlar, örneğin.
Kolejli görünümü de severim, bu arada.
Kolejli görünümü ile ilgili bir yazı yazmamı da isterseniz; lütfen, yorumlara yazın.


Bu arada, Barbie'nin 60 yıllık tarihinde, siyahi "Barbie"ler'in üretilmiş ve Barbie filminde de yer almış olması, çok önemli, bence. Siyahların ötekileştirilmesine, onlara, ırk ayrımı yapılmasına karşıyım.

Bir psikolojik deney videosu izlemiştim.. Bir grup çocuğa, biri sarışın, diğeri ise siyahi olan iki oyuncak bebek gösteriliyor ve "Hangisi güzel?" diye soruluyordu.. Deneye katılan çocuklar arasında, siyah çocuklar da var ve onlar bile sarı saçlı, beyaz tenli bebeği göstererek, "Bu!" diyordu. 

Bu deney, bana çok üzücü gelmişti. "Sarışın ve beyaz tenli olan güzeldir, siyah olan çirkindir" gibi yanlış bir algıyı, küçücük siyahi çocukların aklına bile sokmayı başarmışlar, maalesef. 
Halbuki, kıvır kıvır saçlı, siyahi çocuklar, ne kadar da güzeldir, tatlıdır..


Barbie bebek üreticileri, "tek tip güzellik algısı dayattığı" eleştirilerini,
2020 yılında, bu birçok farklı tipteki, yeni Barbie bebekleri piyasaya sürerek, bozmaya karar vermiş.


Bana, bunlarla gelin..
Kısası, uzunu, kısa ve kalın bacaklısı, geniş basenlisi, saçsızı, Afro saçlısı, örgü saçlısı, albinosu..
Birçok farklı ırktan ve vücut tipinden Barbie bebek üretilmiş.
İçiniz rahat olsun, arkadaşlar.

Barbie, tüm eleştirilere, göğüs geriyor.
Bir de Türk halkı için fak-fakir, pazardan giyinen, elinde, içi; çürük çarık meyve-sebze dolu, 
pazar çantası veya filesi tutan Barbie üretilirse; bu iş, tamamdır.


"Barbie mi Oppenheimer mı?" tartışmasını ise çok saçma bulmuştum.
Aynı hafta gösterime girdiler diye elma ile armudu kıyaslamak, çok saçma.

Sanki, Barbie'yi izlemeye gidenler, boş beyinli de
Oppenheimer'ı izlemeye gidenler çok entelektüel gibi bir tartışma yaratılmaya çalışıldı.
İsteyen, istediğini izler. "It's none of your business", honey (Seni ilgilendirmez, tatlım).

İkisini de henüz izlemedim, ne yalan söyleyeyim; çok da merak etmiyorum.
"Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?" diyebilirsiniz, çekinmeyin. :)

Sinema biletleri, çok pahalı değil mi, ya?
Henüz, bu devirde, sinemaya gidecek kadar delirmedim. :)

O paraya, gider; kırmızı et alırım.

Arkadaşlar, 
Barbie ve Ken'i, sizler için donuna kadar incelediğim bu yazıyı yazmam,
bu görselleri bulmam ve akıcı bir şekilde okuyabilmeniz için sıraya dizmem, gerçekten saatlerimi aldı.

Bu sebeple, en azından, bir yorum bırakmanızı rica ederim. :)
Yazının linkini, ilgisini çekebilecek tanıdıklarınız ile paylaşırsanız da mutlu olurum.

Beni, Pinterest'te, takip etmek isterseniz:


Herkese sevgiler..

Beril Öke Gülen